Bıçkıdere'den Paşasuyu'na ( 2012 10 )

Kalabalık bir grup olarak düştük yollara. Bu sefer hem doğa hem de tarihle iç içe bir yürüyüş yapmak amacımız. İzmit civarında, Paşasuyu’na gidiyoruz. M.S. 2. yy.da Roma döneminde İzmit bölgesine su vermek için yapılmış kanal boyunca yürüyecek hem doğal güzellikleri seyredecek hem de yüzyıllar öncesi yapılmış mühendislik harikasını keşfedeceğiz.

Yürüyüşümüze küçük bir tırmanışla başlıyoruz. Tırmanışla başlamak grubun çoğunda bir sıkıntı yaratsa da devamında düzelen yol ve ormanın sunduğu güzellikler sıkıntıyı çabuk unutturuyor. Kanal boyu ilerlerken yüksek kemerlerin üzerinden uçurum kenarı duygusu ile yavaş yavaş geçiyoruz. Kemerler hala sağlam.

Devamında dar patikalardan tek sıra halinde ilerliyoruz. Her ne kadar bazen dikenler çizse de kolumuzu bacağımızı çok da aldırış etmiyoruz. Yolun hemen altındaki fotojenik görüntü vereceğini düşündüğümüz bölgeye inmek için kurduğumuz küçük tesisle sırayla dereye inip çıkarak gerekli pozları alıyoruz.

Devamında yürüyüş bitiş noktasına az bir şey kala ulaştığımız gölet çevresinde yayılıyoruz kayalıklara. Doğanın “hadi gelin resim çektirin” çağrısına kapılıp keçi misali kayalıklarda dolanıyoruz. Ne de olsa zorlu bir yürüyüşten sonra dağ bayır yürümeyi öğrenmişiz.

En nihayetinde dere kenarında meşhur sucuk ekmek, domates, biber ve hatta közde soğan partisi ile günü noktalıyoruz. Oldukça kalabalık olmamıza rağmen samimi ve eğlenceli geçen bir günü daha keyifle bitiriyoruz böylece.