-
-
151 m
-24 m
0
8,2
16
32,7 km
43 kere bakıldı , 7 kere indirildi
yakınında: Küçüksu, İstanbul (Türkiye)
(Asıl planım şöyle: Göksuyu Elmalı Barajına kadar takip etmek; oysa Molla Gürani Viyadüğünün altına girilmez (İSKİ mülkiyeti), ve ilerideki köprü de geçilmez çünkü İBB İzci Kampına gider. Tek çare dönmekti; hiç pişman olmadım.)
Tarihi izler: Anadolu Hisarı'ndaki Yıldırım Beyazıt döneminden (?!) kalan mezarlık. Küçüksu Kasrı ve "the sweet waters of Asia" şimdilik tasavvur edilemez anları. Baruthane bayırı.
Altyapı: Çubuklu'da ormanın otoyolu ile arasındaki müthiş su terazilerinin kalıntıları maalesef "Mesa Orman Evleri"nin özel mülkinde bulunur. (Kanımca "Orman Evleri" bu otoyolunun viyadüğünün altında düşen zindan gibi dikenli tel ile korunan bungalowlar için çok, çok ironik bir isim.)
Kırsalın izleri: derenin kenarındaki Yenimahalle bostanları, köy hayatı, "Nato Sokak" adlı toprak yolundaki keçi ağılı.
Şehrin sınırları: Ümraniye Kent ormanının otoyoluna ulaştığı nokta. Göksu vadisi: şehir dışında; güneyindeki Yenimahalle evleriyle kaplanmış tepe sırtı: şehir içinde.
Jeofizik özellikler: serbest bırakılan Büyük Göksu ve (en çoğu kapalı) Küçük Göksu ve arasındaki çayır; derin vadiler; Kiremit Deresi.
(Bu track'ın tek ilginç yönü bence "waypointlarım", ne yazık ki 25ten fazla gösterilmez!)
["Şehir yürüyüşü", benim için ne demek?
Belki Walter Benjamin'in (İngilizce çevirisinde) kelimeleriyle, "botanizing the asphalt" olabilir.
Demek ki:
megakent'in sınırlarını aramak, onlara ulaşamamak, bazen beklenmedik yerlerde onlarla yüz yüze gelmek;
"kentsel dokunun" altındaki jeofizik özelliklerin - dere, vadi, tepe - tekrar bilincinde olmaya çalışmak;
kentsel yazıları deşifre edip okumak;
kent sakinlerine göz ucuyla bakmak, istemesine rağmen onlarla temasa geçememek;
her şeyi merak edip değerlendirmeye denemek;
kirli, çirkin, sıkıcı, sıkışık yollarda dolaşmaktan çekinmemek;
İstanbul'un son yarı yüzyıl içinde geliştirmesi, betonlaşmasi, "köyleştirmesi", "küreselleştirmesi" vs gitgide adım adım anlamaya yoksa en azından gözlemlemeye çalışmak;
basit nostaljiye dalmaya hep karşı koymak;
okuduğum kentsel yürüyüş yapan yazarları düşünmek - özellikle Fransızlardan ilham almak (Philippe Vasset, Jean-Christophe Bailly, Jean Rolin, Bruce Bégout), İngiliz "psychogeographers" ile çok fazla ilgelenmemek;
"informality" ve "space/place" ve "genius loci" vs gibi kavramlarla kafamı yormak.
Demek ki:
durmadan devam etmak, sürekli süphe etmek, kendim amaç ve motivasyonları daima sorgulamak:
bütün bunlara hangi anlam vermek - vermeliyim, vermemeli miyim; verebilirim, veremiyor muyum?
Neden ve nasıl ve kiminle paylaşmak - paylaşmalıyım, paylaşmamalı mıyım?]
Tarihi izler: Anadolu Hisarı'ndaki Yıldırım Beyazıt döneminden (?!) kalan mezarlık. Küçüksu Kasrı ve "the sweet waters of Asia" şimdilik tasavvur edilemez anları. Baruthane bayırı.
Altyapı: Çubuklu'da ormanın otoyolu ile arasındaki müthiş su terazilerinin kalıntıları maalesef "Mesa Orman Evleri"nin özel mülkinde bulunur. (Kanımca "Orman Evleri" bu otoyolunun viyadüğünün altında düşen zindan gibi dikenli tel ile korunan bungalowlar için çok, çok ironik bir isim.)
Kırsalın izleri: derenin kenarındaki Yenimahalle bostanları, köy hayatı, "Nato Sokak" adlı toprak yolundaki keçi ağılı.
Şehrin sınırları: Ümraniye Kent ormanının otoyoluna ulaştığı nokta. Göksu vadisi: şehir dışında; güneyindeki Yenimahalle evleriyle kaplanmış tepe sırtı: şehir içinde.
Jeofizik özellikler: serbest bırakılan Büyük Göksu ve (en çoğu kapalı) Küçük Göksu ve arasındaki çayır; derin vadiler; Kiremit Deresi.
(Bu track'ın tek ilginç yönü bence "waypointlarım", ne yazık ki 25ten fazla gösterilmez!)
["Şehir yürüyüşü", benim için ne demek?
Belki Walter Benjamin'in (İngilizce çevirisinde) kelimeleriyle, "botanizing the asphalt" olabilir.
Demek ki:
megakent'in sınırlarını aramak, onlara ulaşamamak, bazen beklenmedik yerlerde onlarla yüz yüze gelmek;
"kentsel dokunun" altındaki jeofizik özelliklerin - dere, vadi, tepe - tekrar bilincinde olmaya çalışmak;
kentsel yazıları deşifre edip okumak;
kent sakinlerine göz ucuyla bakmak, istemesine rağmen onlarla temasa geçememek;
her şeyi merak edip değerlendirmeye denemek;
kirli, çirkin, sıkıcı, sıkışık yollarda dolaşmaktan çekinmemek;
İstanbul'un son yarı yüzyıl içinde geliştirmesi, betonlaşmasi, "köyleştirmesi", "küreselleştirmesi" vs gitgide adım adım anlamaya yoksa en azından gözlemlemeye çalışmak;
basit nostaljiye dalmaya hep karşı koymak;
okuduğum kentsel yürüyüş yapan yazarları düşünmek - özellikle Fransızlardan ilham almak (Philippe Vasset, Jean-Christophe Bailly, Jean Rolin, Bruce Bégout), İngiliz "psychogeographers" ile çok fazla ilgelenmemek;
"informality" ve "space/place" ve "genius loci" vs gibi kavramlarla kafamı yormak.
Demek ki:
durmadan devam etmak, sürekli süphe etmek, kendim amaç ve motivasyonları daima sorgulamak:
bütün bunlara hangi anlam vermek - vermeliyim, vermemeli miyim; verebilirim, veremiyor muyum?
Neden ve nasıl ve kiminle paylaşmak - paylaşmalıyım, paylaşmamalı mıyım?]
1 yorum
Bu rotaya yorum yapabilir veya rotayı değerlendirebilirsiniz
dantelk 13.Ara.2019
İstanbul'la ilgili senden öğrenecek ve dinleyecek çok şeyimiz var İ!