Galata Kulesi, İstanbul'un Galata semtinde bulunan bir kule. 528 yılında inşa edilen yapı, şehrin önemli sembolleri arasındadır. İstanbul Boğazı ve Haliç, kuleden panoramik olarak izlenebilmektedir. UNESCO, 2013'te kuleyi Dünya Mirası Geçici Listesi'ne dahil etti.
İstanbul gezilecek yerler listesinin olmazsa olmazı tarihi yapı, 69,90 metre yüksekliğe sahip. Duvarlarının kalınlığı 3,75 metre olan kulenin iç çapı 8,95, dış çapı ise 16,45 metre. Gövdesi işlenmemiş moloz kullanılarak inşa edilen yapının ağırlığının yaklaşık 10 bin ton olduğu düşünülüyor.
Bizanslılar’ın Megalos Pyrgos (Büyük Burç), Cenevizliler’in Christtea Turris (İsa Kulesi) dedikleri kulenin adının Yunanca’da “süt” anlamına gelen “gala” kelimesinden türetildiğine inanılıyor. Yapıya adını veren kelimenin Trakya kökenli ya da İtalyanca olabileceğine dair görüşler de bulunuyor.
Tıpkı Yerebatan Sarnıcı ve Kız Kulesi gibi Galata için de İstanbul halkı efsaneler türetmiş. Zaman içerisinde geniş kitlelere yayılarak yapıya olan ilginin artmasını sağlayan bu şehir efsanelerinin ilki, evlilik üzerine. Eskiden halk arasında, kuleye ilk kez çıktığınızda yanınızdaki sevdiğiniz kişiyse o kişi ile mutlaka evleneceğinize inanılıyormuş.
Bir başka efsanede Galata ile Kız Kulesi arasındaki aşk hikâyesi anlatılıyor. Efsaneye göre denizin ortasında yalnızlıktan sıkılan zarafetli Kız Kulesi, kente baktığında yakışıklı Galata’yı fark eder ve ona tutulur.
O günden sonra iki kulenin giderek artan aşkının elçiliğini yapmaksa Hezarfen Ahmet Çelebi’ye düşer. Atlayacağı gün geldiğinde üzerine çıkan Hezarfen Ahmet Çelebi’ye Galata, uzaktaki aşkının adını fısıldar ve atladıktan sonra ona doğru uçup, yazdığı şiirleri aktarmasını ister.Ayasofya Müzesi, Topkapı Sarayı ve Sultanahmet Camii ile birlikte İstanbul’un en çok ilgi çeken yapılarının başında gelen Galata Kulesi, ilk olarak Bizans İmparatoru Anastasius Oilosuz tarafından inşa ettirilmiş.
528 yılında tamamlandığında ahşap yapıdan fener kulesi olarak istifade edilmiş. Ancak bölgede meydana gelen yangın felaketi yapıyı tamamen kullanılamaz hale getirmiş.
Takvimler 1348 yılını gösterdiğinde ise Cenevizliler kuleyi yığma taş kullanarak tekrardan inşa etmişler. Uzun süre savunma için kullanılan ikonik yapı, kent 1453’te Osmanlı hâkimiyetine geçtikten sonra farklı amaçlarla hizmet vermeye başlamış.
Galata, 16. yüzyılda tersane esirlerinin barınağıyken 18. yüzyılda gece yarısını haber vermesi için Mehteran Ocağı’na dönüştürülmüş.
1874 yılından itibaren kentte çıkan yangınları haber vermek için kullanılmaya başlanan kule, Osmanlı egemenliğinde geçirdiği dönem boyunca periyodik olarak onarılmış.
Yapıya verilen bu önemin kaynağını, konumu nedeniyle kentin tamamını gözlemleme şansı tanımasının payı büyük. Galata Kulesi’ne günümüzdeki görünümünü kazandıran çalışmalar, II. Mahmut döneminde gerçekleştirilmiş.
Çevresi daima kalabalık olan yapı, turizme 1967 yılında kazandırılmış. Yerli ve yabancı gezginlerin uğrak noktası olan kulenin çevresinde bu tarihten itibaren çok sayıda alışveriş ve yeme-içme mekânı açılmış.
KAMPTREK 3 Kas 2020
Bu rotayı takip ettim Daha fazlasını göster
Bilgi
Takip kolaylığı
Manzara
Kolay
Teşekkürler.
mel6677 3 Kas 2020
Bu rotayı takip ettim Daha fazlasını göster
Bilgi
Takip kolaylığı
Manzara
Kolay
Teşekkürler.